Zaman gerçekten hızla akıp gidiyor, bu gün aslında on beş yıldır edebiyatla uğraştığımı fark ettim. 2007 yılının Ağustos sonlarında böyle bir maceraya karımın teşvikiyle başlamıştım. Sonunun nereye varacağı belli olmayan ilginç bir maceraya adım atmıştım ama neye nasıl karar verdiğimi bile hiç hatırlamıyorum desem yalan olmaz.
İlk günler bir satır bile yazamadım, hani yaşadım işte deyip geçiştiririz ya işte onun gibi bir şey. Yani bunun yazılacak neresi olabilir ki diye insan düşünüyor, mantıkla boğuşma başladığında konu alevleniyor. İnat eden mantık, bu işin olmayacağı yönünde sizi ikna etme yollarını sonuna kadar kullanıyor. Bu dünyada herkes yazıyor, yazılacak her şey yazıldı, sen de yazacaksın da ne olacak soruları insanı ister istemez umutsuzluğa sürüklüyor.
Hayatı boyunca kompozisyon dışında edebi bir eser yazmamış birinin 50 yaşında bir anda tepeden inme edebiyatçı olma şansı size nasıl geliyor bilmiyorum ama bana oldukça absürt görünmüştü. Aslında beni bu yola iten iki şey vardı, birincisi karımın teşviki, ikincisi ise aklımı yitirme korkusu. Uzun yıllar boyunca deli gibi çalışan birinin şimdi evde olması olacak şey değildi.
Bazı şeyleri kendinize açıklayamadığınız noktada farkında olmadan evrene ve kadere boyun eğiyorsunuz. Kabullenme başladığı ân itibarıyla yönünüzü zorlanmadan değiştirebiliyorsunuz. Mantığınız inattan vaz geçiyor, olasılıkları gözden geçirip çıkış noktası arıyor. İşte o noktaya gelmem karımın önerisiyle hız kazandı.
Neden olmasın, denemekten kaybım ne olur diyerek bir çıkış noktası yakalamaya gayret ettim. Daha önce yazdığım bilimsel makaleleri göz önüne alıp işe koyuldum. Bir konuyu anlatmakla bir insanı ve hikâyeyi anlatmanın farklı şeyler olduğunu ilk ândan itibaren hissettim. Kurgu kavramını bilmediğimi anladım, dilbilgisi konusunda ki zayıflığımı gördüm, en önemlisi de güncel bir olayı anlatmanın zorluğunu fark ettim.
Pes etmemek için tutunabildiğim iki şey vardı, karım ve istekli oluşum. Evde bulduğum eski bir deftere çiziktirmeye başlayarak işe koyuldum. İlerleyen günlerde ilk hikâyem ‘Sigara tabakası’ ortaya çıktı. Yazarken devrik cümle kurmayı seviyordum ama aşırısı da kabak tadı veriyordu, uyarılara kulak verdim ve yazı tarzımı düzene soktum.
Bu arada, cahil cesaretiyle internette bir sitede kendime ait bir yer açtım. ‘Kaybolan anılar’ yayınladığım ilk güncel deneme çalışmamdı. Olumlu eleştiriler alınca, cesaretim arttı ve bu işe dört elle sarıldım. Depresyona girmenin köşesinden yazmanın sayesinde kurtuldum. Her fırsatta yazmaya başladım, yazdıkça daha mutlu olduğumu hissettim. Kelimelere hâkim olmanın, onlarla dans etmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu fark ettim.

Sonuçta geriye baktığımda aldığım yolu da elimdeki somut değerlerle görüyorum. Çalışmalarımın görünen yüzü olan “Dünya İşlerim” bloğu WordPress içinde 2016 yılında yayın hayatına adım attı, bu güne kadar iki yüzü aşkın hikâye, deneme ve şiir ile karşınıza çıktım. Takipçi ve beğenme konusunu kabul görme içgüdüsüyle doğal olarak başta ben de önemsedim. İlk yıl benim için büyük bir hayal kırıklığıydı, altı yazı yayınlamış, beş beğenme ve on yorum almıştım.
Zaman ilerledikçe çalışmalarım kabul görmeye başladı, tarzım oturdu ve ben de keyif alarak yazmaya başladım. Yazmak benim için bir hayat tarzı olup çıktı. Günlük işlerimin ve görevlerimin dışında tüm zamanımı bilgisayar başında yazarak geçirmeye başladım. Bazen hayal âlemlerine daldım, bazen hüzünle mısralara uzandım. Hüzünlü ve neşeli hikâyelerle zamanınızı aldım ama tek amacım vardı sizlerle aynı havayı teneffüs etmek ve kalplere dokunabilmekti. Çok şükür bunları da değerli yorumlarla gördüm, hikâyelerimde anılarını yaşattığım kişilerin yakınlarının bana ulaştığını gördüm ve mutlu oldum.
‘Dünya işlerim’ bloğu yani Gürcan Şenn Ph.D olarak anlatacak hikayelerim, paylaşacağım duygularım olduğu sürece karşınızda olacağım. Sizlerle neşeyi, hüznü, samimiyeti paylaşmaya devam edeceğim. Selam ve sevgilerimle…
Herkesin yazma sebepleri farklı olsada sonuçları birbirine çok benzerdir. Yazarak üstümden attığım bir sarhoşluk yaşıyorum çoğu zaman sanki, bunları yazmasaydım delirirdim diyen yazar gibi. Sevgi sağlık ve huzur sizinle olsun.
BeğenLiked by 2 people
Zaman ayırıp yazdığınız için teşekkür ederim, dediğiniz gibi başlangıç noktaları ve sebepler farklı olsa da sonuçlar ve varılacak yer benziyor. Güzel dileklerinizi ben de sizin için gönderiyorum. Selam ve sevgilerimle…
BeğenLiked by 2 people
Merhaba Gürcan Bey; İlk yorum bu yazıya olmalıydı ama ilk yazdığınız sigara tablası I ve II ye götürdü beni. Siz yazın hüznü, sevinci, her şeyi. Yazdıklarınız zaten kendini okutuyor. İlham periniz sevgili Elif Hanımı’da sizdeki cevheri ortaya çıkardığı için tebrik ediyorum. Ben sizden roman yazmaya devam etmenizi diliyorum. Selam ve sevilerimle..
BeğenLiked by 2 people
Alev Hanımcım, beni güzel yorumlarınızla gerçekten şımartıyorsunuz. Bir yandan da teşvikleriniz beni ileriye götürüyor. İlginize çok teşekkür ederim, çok naziksiniz. Ben de elimden geldiğince çalışmalarıma severek devam edeceğim, Elif’le birlikte Önder Bey’e ve size selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.
BeğenLiked by 2 people
Bilmukabele… 😊
BeğenLiked by 2 people