Çalışıyor

Karımın yanıma gelmesiyle birlikte elimdeki işi bırakıp ona doğru döndüm, bana gösterdiği kol saatine dikkatle baktım.

“Bak hâlâ çalışıyor!”

Elinde tuttuğu saatin kimin olduğunu düşünürken açıklamasını da yaptı,

“Semra’nın saati!”

İki sene önce vefat eden kız kardeşimin saati onun kalbi çoktan durmuş olmasına rağmen hâlâ tıkır tıkır çalışıyordu. O ân üzüntüyle gözlerimin dolduğunu hissettim.

O saati çok iyi hatırlıyorum, her ân onun kolundaydı. Saniye bile şaşmadan çalışması oldukça ilginçti. Tam olarak emin değilim ama en son Pazar gecesi hastanenin acil servisine gitmeden önce yatağının başucuna koyduğunu düşünüyorum. O gece onun bilincinin açık olduğu son geceydi, ondan sonra da yoğun bakıma geçiş yapmıştı. Oradaki doktorun günler öncesinde ki tespitinde olduğu gibi de yoğun bakımdan canlı olarak çıkamamıştı.

Birkaç gün önce onun ölüm yıldönümüydü, biz yaşayanlar için iki sene su gibi akıp geçmişti. Bu sene sosyal medyada kız kardeşimin yaşarken bir arada olduğu ve sevdiği arkadaşları ile olan fotoğraflarını bulup seçtim ve herkesin göreceği bir şekilde yayınladım Sadece eski günlerdeki hatıraların yeniden tazelenmesini arzu ettim. Tanımadığım birçok kişinin fotoğraflara sevgiyle ve özlemle bir şeyler yazdıklarını görünce, doğru hareket ettiğimi düşünüp mutlu oldum.

Şimdi karımın ortaya çıkardığı saat ise bana sanki şöyle diyordu,

“Hadi ama hayat böyle bir şey işte! Elbet yolumuz bir yerlerde tekrar kesişecek.”

Hayatımız bilinmeyen gizli bir ajandanın satırları içinde devam ediyor. Yazılmaya başlanan hikâyenin son cümlesinin ne zaman sona ereceği, son noktanın nereye konulacağı konusunda bilgisiziz. Zaten her şeyi, yani bütün hikâyeyi önceden biliyor olsaydık, daha mı farklı davranıp, kendimizce doğru kararlar mı alacaktık?

Gerçek olan tek şey, doğduğumuz andan itibaren sona doğru yaklaştığımız. Yaşam devam ediyor, bazen tesadüfler, çoğunlukla çabalarımız bizlerin yolunu çiziyor. Şu ân canlandırdığımız karakter esas rolümüz mü onu da tam olarak bilmiyoruz. Bu rolü ne kadar süreyle sahneleyeceğiz orası da meçhul. Biz sadece nefes alıp yaşıyoruz.

Bu dünyada her şey olmak zorunda, iyi, kötü, güzel, çirkin, ahlaksız, namussuz, güçlü, zayıf bunlardan sadece bir kaçı! Bütün bunlar olmadan kendimizi değerlendirip kıyaslamamız çok zor. Bunları yapmak en başından beri karakterlerimizin bir parçası! Ortaya çıkanlar ise hayaller, umutlar, hırs, tutku ve benzeri değerler. Çevremizde görmeden, tartmadan hayat ilerlemiyor, birilerini kendimize model olarak seçebiliyoruz, onlar gibi olmak istiyoruz. Onların yaşamlarına özeniyoruz, onların yolunda kendi yolumuzu bulmaya çalışıyoruz ama bazen herkesin farklı bir hikâyesi olduğunu tamamen unutuyoruz.

Hayat hikâyemizi sürdürürken hırs ve egolarımızın kurbanı olmuyor da değiliz, çok daha iyi olmak için çevremize zarar da veriyoruz ama sonunda bir gün son nokta hiç beklenmedik bir anda konuluyor. Atan kalpler bir anda duruyor,  görünen o ki devam eden sadece hayat.

10 comments

    • Thank you for your comment. Memories are part of our past, they remind themselves from time to time. We remember them sometimes with bitter smiles and sometimes with pleasant smiles, but that’s all.

      Beğen

fundanur için bir cevap yazın Cevabı iptal et