Hatırlıyorum da İstanbul’un giriş tabelalarının Topkapı’da ve Bostancı’da bulunduğu zamanlardı, iki senedir Feneryolu’nda oturuyoruz. Ben Koru mahallesinin en küçüklerinden biriyim, gençler arasında bir faaliyet yapılırken kimse benim fikrimi sormuyor sadece müsaade edildiği oranda faaliyetlere dâhil olmama izin veriliyor.
Ben de kendi yaşıtlarım ile toprağa büyük çivi saplamaca ve top ile misket oynayarak zaman geçirmeyi seviyorum. Nalburdan satın aldığımız en büyük çivileri, tren yolunda rayların üzerine koyup onun üzerinden trenin geçmesini bekliyoruz. O zaman elimde gurur duyduğum güzel düz bir oyun çivisi oluyor, sonra gelsin yumuşak toprakta onu atıp saplayarak sıkıştırmaca oyunları.
Kendimi bildim bileli kızlarla çok iyi anlaşırım, yani onların erkek çocuklardan ne farkı var ki? Zaten kavga etmeyi ve mızıkçılık yapmayı sevmem, yani, arkadaşım kız olmuş erkek olmuş hiç önemli değil. Önemli olan onun da benim gibi oynamayı sevmesi, koşturması, tırmanması, alıp başını gidebilmesi.
Mahallede bulunan yaşıtım kızların arasında böyle biri var, kendisi benden herhalde bir iki yaş küçük ama onunla oldukça iyi anlaşıyoruz. Benim boyumda, kıvırcık saçlı, sürekli gülümseyen, boncuk gözlü afacan bir kız çocuğu. O diğer kızlar gibi evcilik ve bebeklerle oynamak yerine sokak çocukları gibi oynamayı seviyor, deli dolu ve başına buyruk değişik bir kız. Bu davranış biçimi ise tam benim sevdiğim tarz.
Hatırlıyorum da Ağrı dağı eteklerinde boyumu aşan karlara bakmaksızın askerlerin peşine takılıp uzaktaki nöbet yerlerine gidip gelmiştim. Ne kadar azar işitip uyarılsam da bu davranış tarzımı hiç değiştirmemiştim. Edirne’ye geldiğimde bu tarzım hiç etkilenmemişti, sabah akşam okula gidip gelirken öğrenmediğim, geçmediğim bir sokak kalmamıştı. İstanbul’da da beni arayıp bulmak öyle kolay değildi, bazen tren yolu kenarında, bazen Koru’nun demirleri üzerinde bazen de Sarayspor sahasında olurdum.
Çok konuşkan biri olmadığım için arkadaşlarımın da çok konuşmasını sevmezdim, az konuşup sadece hareket halinde olanlar benim en iyi arkadaşımdı. İşte bu afacan kız da az konuşup aklına eseni yapan biri olarak benim en iyi arkadaşlarımdan biri oldu.
Bir gün voleybol sahasının oradaki armut ağacının tepesinde otururken, onu yeşil bir kız bisikleti üzerinde gelirken görünce şaşırdım. Ağacın altına gelip durunca, ben de hemen aşağıya inip bisikleti sordum. Söylediğine göre onunmuş ve babaannesi ona bu yeşil renkli bisikleti hediye olarak almış. Yeşil bisiklet aslında büyük bir şey ama o da diğer kızlara göre daha uzun boylu, yani ayakları pedallara eriyor ve onu kolayca kullanıyor. Bisikleti çömelip merakla incelemeye başladım, açık yeşil renkli ve üzerinde kalın bir yazı görünüyor. Yabancı malı olduğu kesin, bisikletin arkasında ikinci bir kişinin oturması için oturma yeri bile var.
Bizim sadece iki üç yaşındayken bisikletimiz olmuş, bunu da evdeki eski fotoğraflarda gördüğüm için biliyorum. Dünya üzerinde hareket eden bütün araçlar benim ilgi alanım içinde bulunuyor, bu ister iki tekerlekli bisiklet olsun, isterse de kocaman kara tren. Onları seyretmek, imkân varsa da binmek benim için büyük mutluluk. Yeşil bisikletli arkadaşımla zaten çok iyi anlaşıyorduk ama bisiklet araya girince bu ilgi kendiliğinden ikiye katlandı.

Aslında ikimiz de sakin yaradılışlı kişiler olmamıza rağmen bizim kaşla göz arasında ortadan kaybolma yeteneğimiz var. Bize mantıklı gelen, aklımıza esen her şeyi hiç düşünmeden yapıyoruz.
“Hadi atla arkama,” sözüyle bisikletle bir anda mahalleden çıkıp gidiyoruz, ardından ver elini Hamdibey, Fikirtepe, Kızıltoprak, Kalamış, Fenerbahçe, Göztepe…
Bisikleti sırayla kullanıp daha az yoruluyoruz, gün içinde birçok yere girip çıkıyoruz.
Ah ne kadar güzel günlerdi onlar.
Yıllar ilerledikçe ikimiz de büyüdük, ilgi alanlarımız ve sosyal çevrelerimiz genişleyip değişti ve o yeşil bisiklet bir kenara kaldırılıp bizim ilgi odağımız olmaktan tamamen uzaklaştı. Bu güzel, her ânı eğlenceli geçen günler sona erdi ama üzerinden zaman akıp geçse de o hatıralar benim dimağıma kaybolmayacak bir şekilde kazındı.
Edebiyatın ilgi alanıma girdiği o günlerde, ilk önce hatırladığım eski anıları elden geçirdim. Bu yazılar da yer alan karakterlerden görüşme şansım olmayıp haber alamadıklarımı da merak edip araştırmaya başladım. Yeşil bisikleti olan kız arkadaşımın Almanya’da yaşadığını geçmişten biliyordum. Bir akrep burcu insanı olarak doğru hatırladığım isim ve soyadını kullanarak internette araştırma yaptım ama bilgi alıp haberleşebileceğim geçerli bir e-mail adresine rastlayamadım.
Üç beş ay aklıma geldikçe sayın Google ile teşviki mesai yaptım, sonunda arkadaşımı değil ama tesadüf eseri Kanada’da yaşayan ablasının adresine ulaştım. Kadıncağız otuz yıl sonra pat diye ortaya çıkan birinden mesaj alınca doğal olarak çok şaşırdı. Hiç tanımadığı, bir kere olsun konuşmadığı biri kız kardeşinin çocukluk arkadaşı olarak ortaya çıkıp, sadece onun nasıl olduğunu soruyordu. Üstelik kendisine bir yazılmış hikâye ile bir gazete röportajı da göndermişti.
Arkadaşımın ablası doğrusu çok kibar biriydi, beni terslemek yerine nazikçe cevap yazdı. Kız kardeşinin Almanya’da ki hayatıyla ilgili bilgileri de mesajında aktardı, yeşil bisikletli arkadaşım şimdi aile terapisti olmuştu, ancak iletişim bilgilerini bana doğru olarak düşünerek vermemişti.
Bilgi aldığım için arkadaşımı arama işini bıraktım bırakmasına ama bir gün bir haberi araştırırken onu ve mail adresini tesadüfen buldum. Son görüşmemizin üzerinden otuz yıldan fazla geçmesine rağmen hiç düşünmeden ona yazdım, yıllardan 2008’di.Onun mesajımı nasıl karşılayacağını, beni hatırlayıp hatırlamayacağını bir ân bile düşünmedim. Yani biz onunla bisiklet arkadaşıydık, ben o günleri nasıl hatırlıyorsam eminim o da hatırlayacaktı.
Merhaba,
‘E-mail adresini bugün tesadüfen internette, AKPT gibi bir yerde ilk defa gördüm. Umarım her şeyler istediğin gibi gidiyordur. Yoğun olduğunu ve sağlığının iyi olduğunu biliyorum. Sadece bir merhaba demek istedim. Ekte bir iki resim ve hikâye gönderiyorum. Ben de iyiyim, sağlığım yerinde.’

Gönderdiğim maile bir gün sonra cevap geldiğinde, çok da sevindim. Yani çocukluğumdan beri hiç görüp konuşmadığım birinin beni hatırlayabileceğini, üstelik mesajıma cevap yazabileceğini doğrusu sadece umuyordum. Gelen mesajı açıp yazdıklarını heyecanla okudum,
Gönderdiği mail de şu şekildeydi,
Merhaba,
Mailini okuyunca nasıl heyecanlandım ve duygulandım anlatamam. Yazdığın hikâyeyi okurken, devamlı olarak olamaz dedim. Çocukluğumun unuttuğum detaylarını yıllar sonra böyle aniden önümde buldum, çok teşekkür ederim.
Benimle ilgili haberleri kimden aldın?
Bizim mahalleye en son ne zaman geldiğimi, inan hiç hatırlamıyorum. Ben 1979 yılından beri Almanya’da yaşıyorum. Bir birimizi en son hangi yılda gördük?
O eski fotoğraftaki kişilerden, en belirgin olarak bakkal Remzi Amca’nın oğlu Nihat’ı tanıdım. Bana tekrar yazarsan çok sevinirim, daha yazacak çok şeyler var ama şimdilik bu kadar. Yeşil bisikletimi hatırlayan pek az kişiden birisin, onu bana babaannem eskiciden almıştı. Fiorelli markaydı!
Daha ne yapıyorduk o zamanlar?
Bu arada, bana gönderdiğin ilk maili yanlışlıkla sildim. Lütfen bana tekrar gönderir misin? Yazdığın hikâyeyi tekrar baştan okuyacaktım.
Pek çok selam ve sevgiler,
Gönderdiğim resimde beni hiçbir şekilde tanımamıştı, aslında beni hatırlamadığını o ân hemen anladım. Karşımda bulunan kişi mantıklı bir şekilde düşünerek, çocukluğuna ait bu kadar çok anıyı yazan birinin, onu iyi tanıdığına kanaat getirmişti. Belli ki kibarlık ederek, biraz da merakla mailime cevap vermişti. Yani sözcüklerinden çıkarılacak olan sonuç buydu, ona hak veriyordum ama o benim çocukluk hatıralarımda yer alan başına buyruk yeşil bisikletli kızdı.
Ona cevap yazıp yazmamayı kafamda bir saniye bile düşünmedim, önce yanlışlıkla sildiğini söylediği ve tekrar göndermemi istediği, ilk mesajımı ona tekrar yolladım. Sonra da neden ve nasıl mesaj yazdığımı açıklayan yeni bir mesajı ona gönderdim.
Bu şekilde başlayan iletişimimiz ise sonraki yıllarda gelişerek devam etti, birlikte bisiklete binmiyorduk ama sosyal medyada da birbirimizi takip etmeye başladık, Facebook arkadaşı olduk. Artık ikimiz de o eski iki katlı bahçeli evlerin bulunduğu sokaklarda bisikletle dolaşan çocuklar değiliz, yaşlarımız eskilerin dediği gibi kemale erdi ama bir şekilde yolumuz düştüğünde çocukluğumuzun geçtiği o yerlerde dolaşıp zaman geçirmeyi seviyoruz. Yüksek katlı apartmanların kapladığı o yerlerde belki bir gün yine karşılıklı da gelip oturacağız, kahvelerimizi içerken eski günleri yâd edeceğiz, belki de o yeşil bisikleti özlemle anacağız. En önemlisi de birlikte bir fotoğraf çektireceğiz.
Duygularınız bana hiç de yabancı değil Gürcan Bey; Benzer bir yöntemle ben de geçen sene kız arkadaşımı buldum ve görüştüm tam 40 sene sonra. Ne güzel anılar biriktirmişsiniz.👍😊 selam ve sevgiler.
BeğenLiked by 2 people
Sağ olun Alev Hanım, araştırma ve merak benzeri çalışmalar yapmak bizlerin ruhunda var galiba. Bundan da hiç vazgeçecek gibi görünmüyoruz. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim, selam ve sevgilerimle.
BeğenLiked by 2 people
Aynen öyle 👍😁🥰
BeğenLiked by 1 kişi
Fotoğrafta ben de varım, söylemeyi unuttum. Soldan iki
BeğenLiked by 1 kişi
👍😊
BeğenLiked by 1 kişi
Ne güzel bir anı. Bu kadar detaylı hatırlamanız çok güzel. Anılar en büyük zenginliklerimiz. Benzer bir şekilde ben de bazı eski arkadaşlarımı sosyal medyada buldum. Fiziksel olmasa da mental olarak o yıllara dönmek çok güzel oluyor. Çocukluk arkadaşlıkları da kaldığı yerden devam ediyor.
BeğenLiked by 2 people
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim, dediğiniz gibi bu günün karmaşasından sıyrılıp mental olarak o yıllara dönmek beni mutlu ediyor. Bu yazıyı yayınlamadan önce ilk defa yazının muhatabı olan arkadaşıma gönderdim. Onun olurunu alıp öyle yayınladım. Hiç hatırlamadığı o günleri ve karakterini anlattığım için mutluydu. Keşke bana da o günlerimi beni dışarıdan gören ve anlatan birileri olsa diye düşünmedim desem yalan olur. Belki bir gün ama… Selam ve sevgilerimle.
BeğenLiked by 2 people
Çok güzel bir yazı olmuş. Herzaman yazılarınızı keyifle okuyor takip ediyorum. Elinize emeğinize sağlık çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim, çok naziksiniz. Çalışmalarımı takip edip okumanız ne kadar güzel! Selam ve sevgilerimle,
BeğenLiked by 1 kişi