Masal gibi-Urfa 3

Etrafımda gördüğüm, işittiğim her şeyi hızlı bir şekilde öğrenmeye meraklıyım, herkese sürekli soru sormanın yanı sıra kendi başıma deneyip öğrenmeyi de çok seviyorum. Kendi başıma ağzımla yemek yemeyi öğrendim, biliyorum ama burnumla da yiyip yiyemediğimi çok merak ediyorum. Bu sorunun cevabını öğrenmek için önce annemin oynarken yemem için yanıma koyduğu kabın içinden burun deliğime sığabilecek küçük sarı bir leblebi seçtim. Onu düşünmeden burun deliğimden içeriye soktum, leblebi içeriye kolayca girdi, onu parmağımla iyice ittim ama oradan ağzımın içine bir türlü düşmedi.

Leblebiyi bulunduğu yerden hareket ettirmek için parmağımla ve nefesimle epeyce uğraştım ama olmadı, onu geriye doğru yani dışarıya da bir türlü çıkaramadım. Leblebi içeride öylece sıkışmış bir halde kalınca burnum çok geçmeden davul gibi şişti. Hissettiğim korku ve çaresizlikle birlikte panik olup ağlamaya başladım.

Benim ağlama sesimi duyan annem telaşla yanıma geldi, burnumun aniden öyle şiştiğini görünce ister istemez korkuya kapıldı. Can havliyle beni kucağına aldı, karnı şiş bir halde taşıyarak beni evden on beş dakika kadar uzaklıktaki askeri birliğin doktoruna götürdü.

Doktor, benimle ilgilenmeden önce ona çıkıştı,

“Hanımefendi, hamile halinizle böyle bir riski nasıl alırsınız? Siz kendinize hiç acımıyor musunuz?”

Kadıncağız ne desin, evde ona asıl acımayan ikisi küçük biri büyük üç tane erkek vardı.

Annem oradaki iskemleye oturmuş nefes nefese kendine gelmeye çalışırken, doktor onun bir cevap vermesini beklemeden hemen burnuma fısfıs diyen bir şey sıktı. Annemle hazır gelmişken onun sağlığını ve bana yapacaklarını konuştuktan sonra biraz bekledi, ardından da elindeki ince uzun bir şey ile leblebiyi bulunduğu yerden kolayca çıkardı. Leblebiyi neden evde çıkaramadığımı o anda hemen çözdüm, benim parmağım da küçük ama o kadar uzun değil, ayrıca fısfısım da yok.

Doktor, leblebiyi neden burnuma soktuğumu öğrenmek isteyince önüme bakarak cevap verdim.

“Burnumdan da yemek yiyip yiyemediğimi öğrenmek istiyordum.”

Doktor gülerek beni uyardı.

“Burnumuzdan sadece nefes alırız, yemeği de ağzımızdan yeriz. Bir daha sakın böyle bir şey yapma sonra boğulursun.”

Eve dönerken elimi sıkıca tutan annemden de iyi bir zılgıt yiyince, bu işi yeniden denemenin anlamsız ve tehlikeli olduğunu anladım. Sakin görünen annemi öyle pek kızdırmaya gelmez.

Eve yeni bir kardeşin geleceğini bizlere söyledikleri günden beri biliyoruz. Evde iki tane çocuk varken yeni bir bebek neden bize gelmek istiyor işte bunu hiç anlamıyorum.  Annemler bizim yattığımız odada sadece abimle benim yatağımızın olduğunu unuttular galiba. Ayrıca o bebek onu evimizde istediğimizi de nereden çıkarıyor?

Bu arada annemin karnı da iyice şişti, sorunca öğrendim bebek orada büyüyormuş. Minicik aklımla düşünüyorum da, biz onu görmeden oraya ne zaman gelip girdi?

Annemler bizi gece odalarına ve yataklarına hiç almazlar, galiba bir gece biz uyurken o bebek gizlice annemin karnına girmiş olmalı. Peki, babam bunu hiç görmedi mi diye sormam anlamsız olacak, belli ki o da bu işin içinde

Bebeği düşünüyorum da, orada ne yiyip ne içiyordur acaba?

Çişini ve kakasını kim bilir nereye yapıyordur?

Peki, annemin karnından dışarıya birden nasıl çıkacak?

Biz küçüklerin böyle soruları büyüklerimize sorma hakkımız yok, sadece bekleyip göreceğiz. Bebek bizimle oynamak isterse de onunla oyun oynayacağız. Bu arada 3 Ocak günü Amerika Birleşik Devletleri Küba ile ilişkilerini kesmiş, ertesi gün de bizim ülkede bakanlar kurulu toplu olarak istifa etmiş ama odada kendi kendime oynarken benim hiç haberim olmadı. Devam eden Yassıada duruşmalarında 6-7 Eylül olayları davası sonuçlanmış, sanıklardan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve İzmir valisi Kemal Hadımlı mahkûm olmuşlar.

Görsel: Hayat Dergisi S.44

Bizimkiler aralarında konuşurken kulak misafiri oldum, olaylar ben daha dünyaya gelmeden önce cereyan etmiş. Babamın anneme anlatırken bir ara duyduğum kadarıyla bu olayların çıkış noktası, 1955’ten itibaren Demokrat Parti hükümetinin oldukça zor bir ekonomik durumla karşı karşıya kalmasıymış. Parti yüksek fiyat artışları nedeniyle yaşam kalitesi iyice düşen kesimin güveni ve desteğini kaybetmiş. Yani söylenenlere göre oldukça şüpheli metotlarla muhalefeti susturma çabaları ise onları destekleyen basının, aydınların ve öğrencilerin Demokrat Partiden soğumasına yol açmış.

Ben öyle parti marti nedir daha öğrenemedim ama oyun oynarken bizimkileri de gizlice dinliyorum. Adnan Menderes hükümetinin ülkede yaşayan Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlara karşı olan tavrı zorlaşan ekonomik koşullarla birlikte değişmiş. Onlardan gelmesini beklediği maddi ve manevi desteği görmeyince de ilişkiler de iyice gerginleşmiş.

O sıralarda Kıbrıs’ta yaşayan Türklere yapılan baskılar 1955 yılında Türkiye kamuoyu gündemine oturmuş. O zamanlar en yüksek tirajlı gazetelerinden biri olan Hürriyet’in ana başlığında, İstanbul’daki Rum azınlığın aralarında gizlice bağış toplayarak Kıbrıslı Rumların oluşturduğu Enosis çetelerine gönderdiği yazıyormuş.

Atatürk’ün Selanik’teki evinde bir bomba patlamasıyla ilgili haber 6 Eylül 1955 günü 13.00 haberlerinde radyoda yayınlanmış. Bunun üzerine ‘Atamızın evi bombalandı’ manşetiyle ikinci baskı yapan Mithat Perin’in sahibi olduğu, Gökşin Sipahioğlu’nun yazı işleri müdürü olduğu Demokrat Parti yanlısı İstanbul Ekspres gazetesi genelde günlük tirajı 20.000 civarında olduğu halde 6 Eylül günü 290.000 adet basmış.

Görsel:Vikipedia

O dönemde kurulan “Kıbrıs Türktür Derneği”  üyelerince İstanbul Ekspres gazetesi bütün İstanbul’da halkı galeyana getirmek üzere dağıtılmış. Bu cemiyetin önayak olması ve diğer gençlik örgütleri, kimi meslek kuruluşları, Demokrat Parti teşkilatı, bazı resmi makamların teşvikiyle başıboş kalabalıklar bir araya gelmiş. İstanbul’a dışarıdan önceden programlı bir şekilde gizlice getirilmiş olan gruplar ile birlikte bunlar 6 Eylül 1955 akşamı Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yağma ve yıkım eylemi gerçekleştirmişler.

Görsel:T24

İlk saldırı 19.00 sıralarında Şişli’de bulunan meşhur Haylayf Pastanesinde yapılmış. Ardından gittikçe büyüyen kalabalık Kumkapı, Samatya, Yedikule ve Beyoğlu’na doğru hareketlenmiş. Gayrimüslim Türk vatandaşların toplu olarak yaşadığı birçok semtte önce Rumların, ardından da Ermeni, Yahudi ve bazı Türklerin dükkânlarına saldırarak yağmalamaya başlamış. Şehrin iki yakası arasında deniz ulaşımı polis tarafından kesilirken, ortada “Papazları sünnet ediyorlar söylentisi” yayılmaya başlamış.

Görsel: Dimitros Kalunos
Görsel: Dimitros Kalunos

Rum vatandaşların adresleri hakkında önceden bilgi sahibi olan organize gruplara, meçhul kişiler tarafından gizlice destek sağlanmış. 7 Eylül sabahına kadar süren bu saldırılarda aralarında kilise ve havraların da bulunduğu 5.000’den fazla taşınmaz tahrip edilmiş, milyonlarca dolarlık mal sokaklara saçılıp yağmalanmış. 4214 ev, 1004 iş yeri, 73 kilise, bir sinagog, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5317 mekân saldırıya uğramış. Hesaplanmaya çalışılan maddi hasar 1 milyar Türk Lirası olarak tahmin edilmiş. Bu acımasız saldırılarda gayri resmi bilgilere göre 15 kişi ölmüş, 300 kişi yaralanmış, 400 kadın tecavüze uğramış.

Görsel: Habertürk

İzmit ve Adapazarı’ndan gelen yağmacılar geri dönmek üzere Haydarpaşa İstasyonuna geldiklerinde üzerlerinde dükkân ve evlerden yağmaladıkları mallarla yakalanmışlar. Bunların büyük bir bölümünün Anadolu’daki başka şehirlerden İstanbul’a olaylar için önceden gizlice taşınarak planlı programlı bir şekilde getirildiği böylece ortaya çıkmış.

Görsel: Radikal

Bu olaylardan sonra büyük bir korku yaşayan ve yaşam güvenini kaybeden gayrimüslim azınlık, ülkeden göç etmeye başlamış, ticaret hayatındaki etkinlikleri iyice azalmış. Yassıada yargılamalarında bu olayların Demokrat Parti Hükümeti’nin başbakanı Adnan Menderes’in provakasyonu sonucu kontrolden çıktığı iddia edilmiş, yargılama sonucunda da mahkûmiyet kararı alınmış.

Bir gece babam anneme yemekte gülerek anlatırken işittim, 23 Ocak 1961 günü meşhur dolandırıcı Sülün Osman yakalanmış. Önce babama sülünü sordum, güzel renkleri olan büyükçe bir kuşmuş. Adamın kuşa mı benzediğini sorunca da güldü, bunun onun lakabı olduğunu söyledi. Ben lakap kelimesinin de ne olduğunu bilmediğim için onu da sorunca anlayacağım şekilde açıklamaya çalıştı. Acaba büyüyünce benim de bir lakabım olacak mı?

Görsel: Sözcü

İşittiğime göre bu Sülün Osman önce Fatih’te kiraladığı evin sahibini dolandırarak mesleğe adım atmış. Tramvay, Galata Kulesi, meydanlardaki büyük saatler, şehir hatları vapurları gibi devlet mallarını uyanık geçinen saf vatandaşlara satarak veya kiraya vererek efsane olmuş.

Anlamıyorum, insan sahip olmadığı bir şeyi başkalarına nasıl satar ki?

Uyanık geçinen, saf insan sözlerinin ne demek olduğunu da öğrenmek isteyince, annem önümdeki yemeğimi gösterdi.

“Hadi onu yediğini göreceğim, sen o küçücük aklınla beni mi kandırmaya çalışıyorsun?”

5 comments

    • Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim. Keyifle yazmıştım, demek ki bu sizlere de geçmiş. Ayrıca Masal gibi yazısının diğer bölümlerini de okuduğunuzu gördüm, karımın dediği gibi yazı gerçekten masal gibi gidiyor. Selam ve saygılarımla,

      Liked by 2 people

  1. Ben de çocukluğumu yeniden yaşıyorum-ablanız olarak. 🙂
    Yassıada yargılamaları hergün radyodan yayınlanır pür dikkat dinlenir di. Aklımda kalan; Sorulan bazı sorulara Merhum Menderes’in-Hatırlıyamıyorum Reis Beyefendi demesi. Çocukluk işte.

    Liked by 1 kişi

    • Sizi çocukluk anılarınıza götürdüğüm için mutluluk duydum. Doğal olarak duruşmaları sizin kadar net hatırlamıyorum, o zamanlar Hayat dergisi Yassıada duruşmalarını anlatan bir ek vermiş elimde var, medyada bu günlerde anlatılanlar o zamanın gerçekleriyle pek örtüşmüyor. İnsanların hareket ve davranışlarının sorumluluğunu üstlenmek istememeleri çok acı. ‘Hatırlamıyorum Reis Beyefendi,’ benzeri sözler çok ilginç. Tekrar yorumunuz için teşekkür ederim, selam ve sevgilerimle,

      Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s