Beş dakikalık kesit

Kulakları sağır eden bir gümbürtü, birkaç saniye önce çakan şimşeği takip etti. Nereden çıktığı bilinmez ani bir rüzgârla, ortalık bir anda birbirine girdi. Toz bulutları arasında uçuşan yapraklar, sanki görünmeyen bir vakumla çekilircesine gökyüzüne doğru hızla yükseldi. Ben koşup kapayana kadar pencerelerden birkaçı tülleri ve perdeleri önüne katarak hızla çarpıverdi. Sonunda yağmur damlaları da duramadı, birer ikişer derken hız kazandı her şey.

Dereye dönmüş olan sokakta oluşan su perdesi arasından gördüğüm kadarıyla, zavallı bir sokak köpeği orada kaldırımın yanında öylesine hareketsiz duruyor. Kulakları aşağıya inmiş, sabit gözlerle kıpırdamadan yere bakarken kuyruğu da bacaklarının arasında. Görünen o ki ne gürültü, ne rüzgâr ne de yağmur onun çok fazla umurunda değil. Öylesine isteksiz ki yani anlatılacak gibi değil. Sanki yaşamaktan umudunu kesmiş gibi, kim bilir belki de karnı açtır.

Neredeyse pencereyi açıp ona avazım çıktığı kadar bağıracağım.

“Koşsana köpeğim, koş hadi! Git saklan bir kuytuya.”

PinterestGörsel:Pinterest

O arada çalan telefonumun sesiyle yaşadığım hezeyandan çıkıp silkelendim. Telefonu açıp alo dediğimde karımın yumuşak sesini duydum.

“Orada yağmur yağıyor mu? Merak ettim de.”

Gözlerim dışarıdaki köpekte ona cevap verdim.

“Hem de nasıl! Sanki bir tufan gibi yer gök birbirine karıştı.”

“Burasının da pek farkı yok, bizim ki ne yapıyor?”

Başımı yere doğru eğip bir iki saniye oradaki tüylü köpeğe gülümseyerek baktıktan sonra cevap verdim.

“Ayağımın altında yatmış güya uyukluyor ama yemedim. Korkudan yerinden kalkıp bir yere de kıpırdayamıyor.”

“Ben koşup banyoya saklanır diye düşünmüştüm.”

“Her şey çok ani oldu, o panikle kaçamadı.”

 

Gerinerek ayağımın üzerine iyice yayılan, kızıl kahve tüylü şımarığa baktım, kendisini güvende hissetmesi ve korkmaması için benimle teması kesmemesi gerekli. Sese karşı aşırı duyarlılar, keşke benim de kulaklarım o kadar duysaydı ama olmuyor işte. Benimkiler fazla duymuyor ama onunkiler süper.

Telefon konuşmam bitince elimi uzatıp usulca onun başına dokundum. Elimi hissedince, yattığı yerde sırt üstü dönüp ayaklarını gererek açıverdi. Karnını ve arka ayaklarının pembe yumuşak iç kısımlarını rahatsız etmeden kaşımaya başladım. Kafası başka yönde ve ön ayakları kıvrık, bir yandan da hâlâ uyuyor. Aralanan yumuşak tüylü dudaklarının arasından görünen dişleriyle, sanki bana keyifle gülümsüyor.

O arada başımı kaldırıp pencereden unuttuğum sokak köpeğine baktım ama onu göremedim. Onun için bacaklarının arasına sığınabileceği, kendini güvende hissedeceği birisi ortada yok biliyorum ama umarım bir kuytuya sığınıp ısınmaya başlamıştır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s