Görsel: Fil gezi, Begüm Dereli
Çocukluğumda Büyükdere’deki eski Tahlisiye’de kayıkların arasında denize girerdik. Biraz önce yazdığım romanla ilgili olarak araştırma yaparken, İtalya’daki Cenova şehrini inceledim. İnsanların kayıklar arasında denize girdiği yerleri görünce farkında olmadan gözlerim yaşardı. Benim anlattığım 1960’lı yıllar, gördüğüm resimler ise 2018. Resmen içim acıdı, ben oralardaki güzelliği burada da görmek, içinde yaşamak istiyorum.
Görsel: Pinterest- Çayırbaşı, Büyükdere
Büyükdere’de canına okunmuş sahili ve beton yolları değil eski güzelliği görmek ve yaşamak ne kadar güzel olurdu. Sahile çekilmiş kayıkların arasında soyunmak, elbiselerimi onların üzerine koymak içimi titretiyor. İdealtepe’de tren yolunun kenarında bulunan kayalıklarda denize girmek nefesimi kesiyor. Beton denizini değil güzellikleri görüp yaşamak ve yaşadığımı hissetmek istiyorum. Çok şey mi bunlar?
Yüzü gülen insanların arasında, birbirini selamlayıp hatır soranları görmeyi hayal ediyorum. Günaydın dediğimde yüzüme bakıp, ne dediğimi kafasında tartan insanları değil. Gözümün içine bakarak yalan konuşanları görmek değil, gözlerinin içi gülen samimi insanların kalplerinin sıcaklığını ruhumda hissetmek istiyorum.
Sakinliği, huzuru ve mahalle arkadaşlığını özlüyorum galiba. Salaş ama bana cennet gibi gelen sıradan yerleri arıyorum. Çevremde ruhu kirlenmiş insanları değil sıradan, basit olanları görmek istiyorum. Böyle saçmaladığıma göre ben yaşlanıyorum galiba.
Çok beğendim yazınızı, ruhunuza, elinize, kaleminize sağlık:))
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim, çok naziksiniz.
BeğenLiked by 1 kişi
Sadece sahiller mi? Tabiata bıraktığımız yapitlarin hepsi zarar. Evler, gösteriş için yapılmış, ancak buna ragmen estetikten tamamen yoksun, koca koca binalar anlamsız birer beton yığını. İşin tuhaf yanı, herkesin hayran olduğu yeşile maviye duyarlilik ise bir o kadar az.Bu gidiş nereye diyenler ise bastırılıyor.
BeğenLiked by 1 kişi
Duyarlılığınız için takdir ediyorum üstad.
BeğenLiked by 2 people
Ben galiba biraz eskilerde kaldım ama cahilliğin bu kadar prim yaptığı bir zamanda hiç yaşamadım. Bilgili olmak, okumak ve düşünmek resmen suç oldu. Tek bir doğru vardır, yapılması gereken de odur. Ben sadece bunu yapmaya ve doğruların peşinde gitmeye çalışıyorum. Bu duyarlılık olarak yansıyorsa sevinirim.
BeğenBeğen
Sanırım sizin eskiliğinizden kaynaklanmıyor üstad, yıkım çok hızlı olduğu için siz eskidik sanıyorsunuzdur. Hiçbir karanlık sonsuza kadar sürmez, karanlığı ganimet bilip yakıp yıkanların akıbeti aydınlık ortaya çıkınca belli olur. Bundan yaklaşık 400 yıl önce yaşayan Galileo Galilei, bugünlerin mahkemelerine pek bir benzer olan engzisyon mahkemesinde yargılandıktan sonra, zorlamalara daha fazla dayanamayıp diz çökerek Kopernik öğretisinden vazgeçtiğini kabullenmek zorunda kalmıştır. Kalkarken ise ayağını yere vurarak {Eppur si muove} (Yine de dünya dönüyor) dediği rivayet ediliyor. Doğrular değişmez. Geç kalsa bile bir gün herkes kabullenmek zorunda kalacaktır.
BeğenLiked by 2 people
Günaydın dediğimde yüzüme bakıp, ne dediğimi kafasında tartan insanlar. ne kadar doğru bir söz. Çalıştığım dönemlerde işe yürüyerek giderken her karşıma çıkana günaydın der cevap beklemeden yürürdüm. Ama arkamdan bakıp şaşıran çok olurdu bilirdim ve ben çok mutlu olurdum. Şimdi asla yapamam gerçekten insanlar çok değişmiş. O günlerimi özlüyorum. 🤩
BeğenLiked by 1 kişi
Yani o günler nasıl özlenmez ki? İnsanların birbirine olan güveni azaldıkça iletişim iyice kopuyor. Avusturya da insanlar birbirine ‘Grüs gott’ derler yani tanrı seninle olsun. Çok hoşumuza gitmişti. Biz karımla dışarıda insanlara inadına günaydın demeye devam ediyoruz.
BeğenLiked by 1 kişi
A elbette eşimle gezerken biz de kolay gelsin, günaydın vs deriz de ben yalnızken artık demiyorum vallahi. 😅
BeğenLiked by 1 kişi